28 Ekim 2014 Salı

Veda edeceğimi hiç düşünmemiştim :(

Bazı sebeplerden dolayı blog yazmaya son veriyorum. Aslında anlatacak o kadar çok şeyim var ki. Ama halim yok.Esas sebebin esas oğlanın tripleri olduğunu bilmenizi isterim.Vay efendim bizim özelimizmiş,niye herşeyi yazıp ortaya döküyomuşum falan filan.

Kendimi kascaksam neden yazayım ki? Ben aklımdan,kalbimden içimden geçen ne varsa yazmak istiyorum. Hı madem gizli olsun istiyodun neden ona söyledin diyeceksiniz şimdi.Söylemedim.Yakalandım :( Ve biliyorum ki bu cümlelerimi okuyacak. Bana daha çok kızcak ve tekrar tekrar tartışıcaz. Anladım ki bana blog aleminde rahat yok. O yüzden veda vakti. Bir daha blog açar mıyım? Bilmiyorum,hevesim kaçtı biraz.Ama belki bir gün gelirim yine belli mi olur.Yeter ki hevesim geri gelsin.Oysa neler düşünmüştüm yaa.Burası tamamen bana ait olcaktı. Yazarken mutlu olcaktım ....

Bugün kendime cicili bicili bi defter aldım.Ona yazıcam ne istiyosam. Napalım okunmadığımı bilmek ve yorumlarla kimseyle muhabbet edemeyeceğimi bilmek kötü bi duygu ama yapcak bişey yok. Kendim çalıp kendim oynarım bundan sonra. İçim sıkıldı. O kadar tartıştık ki esas oğlanla küs gibi bişeyiz şu an. Bu cümlelerden sonra daha da fazlası olcak eminim.Şimdi sayfa yenileyip duruyodur bişey yazdım mı diye. Al aşkım bu yazı da sana hediyem. Emeğin için teşekkür etmek istedim,mersi boku.

Sonuç olarak bu yeni bloğumun son yazısı. Esas oğlan bu bloğumla eski bir bloğumun olduğunu da öğrendi ve telefonumdan gmaile bakınca gördü. Orda yeterince baskı altındaydım zaten iki arkadaşım bildiği için. Şimdi olana bak. Of sinirliyim !!

Ama sizleri çok seviyorum.Kendinize iyi davranın :'(

27 Ekim 2014 Pazartesi

Dersimiz Sevin, Sevişin ^_^


Bu ülkede doğmakla hayata kısıtlanmış başladığımı düşünüyorum. Herkes birbirinin ne yaptığıyla ve ne düşündüğüyle o kadar ilgili ki.Kimse kimsenin fikirlerine hoşgörü göstermediği gibi aynı zamanda herkes birbirine yaranmaya çalışıyor.Bu kısıtlanmışlıklar o kadar fazla ki.Ama bugünkü konumuz "cinsellik"

Bir kere biz bayanlar daha çocukluktan tabularla büyütülüyoruz. Erkek çocukları "göster oğlum pipini,hanimiş oğlumun pipisi" diye övülerek büyütülürken kız çocukları "ayıp,günah,sen kızsın" gibi ezik cümlelerle büyütülüyor.

Ve doğal olarak yaşadığımız herşeyde suçluluk duyuyor,vicdan azabı çekiyoruz. İlk öpüşmemde eve geldiğimde kendimi yerden yere atarak ağlamış,kaç gün annemin babamın yüzüne bakamamıştım,rüyalarıma falan girmişti. O suçluluk duygusunu hiçbir şekilde tarif edemem.Yaşayan anlar. Neden böyle hissetmek zorundayız ki? 

Mesela erkekler her yedikleri haltı rahatça söyleyebiliyorlar. Gerçi ciddi ilişkileri olduğunda kimse kimseye birşey anlatmazmış! Öyle diyorlar bilemem.Laylaylom bir ilişkide her yedikleri haltı anlatıyorlar. Ama bir kız böyle öpüştük şöyle seviştik diye anlatamıyor.Bu tür şeylere sinir oluyorum işte. Kızlara sorsan bırakın sevişmeyi hiçbiri öpüşmemiştir bile! Bu durumda erkekler bu işi kiminle yapıyor o zaman diye sormak lazım. 

Mesela geçen gün gazetede bir yazı okudum.Amerika'da bir kanalda tıpla ilgili bir program varmış.Ergenlik dönemi yaş grupları için tampon kullanımını anlatıyormuş doktor.Nasıl kullanılmalı gibi.Ve bu yaş grubundan arayan hiç kimse "ay doktor bey kızlık zarım bozulur mu yırtılır mı çatlar mı patlar mı" gibi bir soru yöneltmemiş.Bizde böyle bir program yayınlansa ülkede ayaklanma olur yemin ederim.O kanalı kapatıp lanetlerler hatta. Belki kanalın kurucusu içeri bile alınabilir.

Ne bileyim ya. İnsanın sevdiği adamla bunu yaşamasından normal ne olabilir ki ? Bence cinsellik sevgi olduğu zaman anlamlı. Bu namussuzluk demek değil benim gözümde.

Hı yanlış anlaşılmasın.Medeniyet herkesle yatıp kalkmak değildi tabi. Bunu savunmuyorum asla. Ama işte toplum olarak bu konuda tabularla donatıldığımız için "çoğu" kız kendini olduğundan farklı gösteriyor. "Ayy ben hayatta evlenmeden öyle yapmam,şöyle yapmam."   

O kadar çok insan tanıdım ki üniversite boyunca. Kızımız herşeyi yaşamış.Bir orası kalmış ben bakireyim elime erkek eli değmedi deyip evleniyor.Evlenemez demiyorum, tabi ki evlenecek. Ama bu mu namus şimdi? Toplum olarak kendimizi ve başkalarını kandırmayı seviyoruz. Bu yalanlara gerek kalmasa keşke.Bir de tıp o kadar ilerledi ki diktirme denen yöntem sıkça kullanılmaya başlanmış. Üzülüyorum ya valla. Ne gerek var böyle şeylere? Diktirmek nedir allasen?

Erkekler de toplum baskısından dolayı "bakire olmayan kızla işim olmaz" deyip bakire olmayan biriyle evlenebiliyor. İşte iki taraf da kendini ve başkalarını böyle kandırma gereği hissediyor. 

Bir arkadaşıma sevgilisi birinci ayında "bakire misin" diye sormuş.Nasıl birşeydir bu aklım almıyor. Bence bu konu ne evlenirken ne de sevgiliyken gündeme gelmemeli. Biliyorum bu yazım yüzünden beni yadırgayanlarınız olacaktır.Ama cinsellik yemek,içmek gibi doğal bir ihtiyaçtır bana göre.Ama herkesle yaşanmaması gerektiği düşüncesindeyim.Özel olmalı işte ne bileyim.

Kızlık zarının ne demek olduğunu araştırdığım dönemlerde bu zar nasıl da başkalaşıp "namus" anlamına gelmiş diye şaşırıp kalmıştım. Bebeklik ve çocukluk döneminde mikroplardan korunmayı sağlıyormuş.Ama ergenliğe yaklaştıkça malumunuz regl konusu sebebiyle incelip zaten ortasında delik olan bir zar haline geliyormuş. Ama tabi sonra "namus" simgesi halini almış.Tuhaf.İnsan ne kadar da zeki bir varlık!

Bu konu nereden çıktı derseniz.Bugün bir arkadaşımla bunu konuştuk da. Baya dolmuşum.İçimi kusayım dedim :)

Öpeledim sizi kuzucuklar!



26 Ekim 2014 Pazar

Bir Pazar Harikası


Esas Oğlanla gerilimli dakikalar yaşadık bugün.İkimiz de inat,%90 egodan oluşan birer yaratığız resmen.E bu durumda alttan alan kimse de olmuyor. Sahiplenme duygumuz da had safhada.Bir kıskançlığımız eksik. O da kararında allahtan.Yoksa saç başa gireriz ve büyük ihtimalle bundan zararlı çıkan ben olurum. Ama belki onun da suratında birkaç tırnak izi olabilir :) Ayy ne şiddet içerikli şeyler yazdım ben böyle ya. 

Bugünkü sorunumuz, benim başka şehirde yaşayan arkadaşımın yanına gitmek istemem. Zaten birlikte gideceğiz.Tartışacak birşey de yok ortada ama varsayımlarla ne yapıp edip tartışma çıkardık. 

"Ben yalnız gidecek olsaydım izin vermeyecektin değil mi?" dememle başladı herşey. Evet bu prensibimiz. İkimiz de bir yere giderken izin alıyoruz.Aslında izin gibi de değil.Sadece birbirimizi önemsediğimizi belirten birşey işte. Sadece o "gidebilir miyim" cümlesini duymak istiyoruz ikimiz de. Başlarda biraz yadırgamış olsam da alıştım. E bir buçuk yıldır çıkıyoruz o kadar da olsun. İşte izin verirdim vermezdim derken konu benim önceden yaptığım hatalara geldi. Ben de "yaptığım hataları ısıtıp ısıtıp önüme koyamazsın" deyince iyice büyüdü tartışma.

Şu durumdan nefret ediyorum ya. O neden hiç hata yapmıyor. İlişkimizin en büyük ve unutulmaz hataları bende resmen. Onu da gayet iyi anlıyorum.Ben olsam suratına vura vura hayatta unutturmazdım.Onun söyledikleri az bile. Of ne bileyim işte.Keşke zamanı geri alabilsem ama maalesef pek mümkün değil.

Tartışma mekanımız da araba.Önce bir cafede oturduk baktık konuşamıyoruz.Ben söylemek istediklerimi söyleyemiyorum, gözlerim doluyor ağlayamıyorum falan. "Hadi kalk arabada konuşuruz" dedi. Dışardan bakan bir insan için çok komik bir andır eminim. Biz tartışırken görüntü var ses yok.Ben bazen ağlamaya başlıyorum.O direksiyona patlatıyor :D Neyse tartıştık tartıştık ve birbirimizin mutlu olacağı şeylere egolarımız için engel olmamaya karar verdik. Yani ben arkadaşımın yanına gidince mutlu olacaksam o buna engel olmayacak.Ben de aynı şekilde tabi. Ve sonundaa dudaktan bir öpücükle bu sayfayı kapattık :)

Günün unutulmazına gelirsem. Esas oğlan çalıştığı kurumdaki müdürle ilgili birşeyler anlatmaya başladı.Müdür haftasonu bile işle ilgili şeyler düşünüp kurumu arayıp duruyormuş.Esas oğlan bu durumu "Haftasonunun tadını çıkar ya.Yay t*şaklarını otur evinde" diye tasvir edince beni bir gülmek aldı, tutamıyorum kendimi.Bir de o adamı daha önce gördüm.Hayalimde canlandırmamaya çalışsam da olmadı :D Esas oğlan elimi bir ısırdı. "Milletin t*şaklarını hayal etme gebertirim seni" deyince daha çok gülmeye başladım.Ve evet şu anda parmağımda hala diş izi duruyor.Oyy yirim :D

"Bugünü unutalım ve bu konu bir daha aramızda tartışma yaratmasın" gibi kararlardan sonra eve bıraktı beni. Seviyorum sıpayı yaa.İyi ki girdi hayatıma.

Allahım kendim olmak ve aklımdaki herşeyi yazmak harika bir duygu.Bayıldım buna :D

25 Ekim 2014 Cumartesi

Ayy İkinci Yayınımmm *.*


Günlerdir beklediğim kargom geldi sonunda. Tabi şimdi merak edersiniz neymiş bu kargo diye. Belki  de etmezsiniz belli de olmaz gerçi :) Neyse beklediğim kargo KPSS kitaplarından oluşan bir set. Düşündüm taşındım ve bu sınava girmeye karar verdim. Ama 2015'te değil 2016 'da. Çünkü B grubuna gireceğim. Bu meslek böyle çalışarak olmaz diye düşünüyorum. En iyisi devlete kapağı atmak ve rahat etmek.

Heyecanlıyım aslında.Ders çalışmayı özledim sanırım.Böyle test çözdüğümde arkadan doğru yanlışlarımı kontrol edip üstüne tik atmayı özledim. "Bu ders bana kol gibi girecek" demeyi de özlemişim aslına bakarsan.

Daha neredeyse iki sene var. Erkenden yavaş yavaş başlarım çalışmaya.Çünkü gündüzleri işteyim.Dersaneye de gitmek istemiyorum.Kendim yapabilirim. Sadece sistemli çalışmaya bakar.Çüüş şimdiden mi çalışmaya başlayacaksın dediğini duyar gibiyim okuyucu :) Olsun sonradan pişman olup zaman kaybetmek istemiyorum.

Şimdilik sadece tarih ve matematik çalışmayı düşünüyorum zaten. Matematiğim iyidir.Sadece hatırlama niteliğinde olacak benim için.Aradan çıksın istiyorum.Ukalalık gibi olmasın ama tarih canımı sıkıyor bir tek.Diğerlerini yaparım diye düşünüyorum. Hıı bu arada 85 üstü almalıyım. Alır mıyım? Adam gibi çalışırsam alırım ve o sınav bana değil ben ona girerim arkadaş!! =)

Bu sınava girmeye karar verdiğimden beri Allaam iyi ki böyle bir sevgilim var diyorum. Oy ağzını yirim onun ya. Her zaman yanındayım diye beni gazlamıyor mu işte o zaman derece bile yaparım lan diye aklımın ucundan geçirir gibi oluyorum :D Tabi ki yapamam da gaz etkisi işte :D

Ben Yargı Yayınları aldım başlangıç olarak.İkinci yayın da esas oğlandan gelecek olan Yediiklim Yayınları olacak. Esas Oğlan koyuverdim adını da bak ne güzel oldu :)

Beni benden daha çok düşünüyor kıyamam ona.Ah bir de didişmesek arada bir.Ama olur o kadarcık değil mi? İlişkinin tuzu biberi sayılır bunlar :)

Neyse onunla yaşadıklarımı bol bol okuyacaksınız zaten. Şimdilik kayboluyorum :)

İyi geceler ve tatlı pazarlar hepinize kuzucuklarım ^_^

22 Ekim 2014 Çarşamba

Kendi Rolümü Oynamaya Geldim !!!


Şu an bu satırları yazarken eski bloğuma yazdığım ilk yazı geldi aklıma. O kadar heyecanlıydım ki, nasıl başlayacağımı bilememiştim. Aslında ne de kolaymış.Önemli olan sadece "ben" olabilmekmiş. Sırrı buymuş meğer.

Aslında o bloğu açarken "ben" olmak için açmamışım bunu farkettim zaman içinde. Sanki kafamda farklı bir karakter yaratmışım ona blog adında bir dünya kurmuşum ve oynatıyormuşum gibi.Ben "ben" olamadım o blogda. Hem de hiçbir zaman. İçimden geçenleri yazmak için açmıştım.Ama yazabildiğim sadece mutluluklarım oldu. Buna sebep olan da iki arkadaşımın o bloğu bilmesi oldu.

Sanki beni takip edenler beni tanıyormuş gibi herşeyimi yazmaktan çekinir oldum. Mesela üzgün olduğumu yada sevgilimle kavga ettiğimizi yazsam beni yargılayacaklar "ay aptal bu kız" diyecekler gibi hissediyordum.

O yüzden değişiklik ve "ben olma" vaktidir dedim ve yeniden yazmaya başladım.Sıfırdan ve kendim olarak. Belki de tecrübe isteyen bir konuydu bilmiyorum. Mesela artık o kadar çok blog takip etmemeye karar verdim.Çünkü herkesi okumaya vaktim olmuyor.Sonra kendimi suçlu hissediyorum.Aynı zamanda bu bloğu tanıdığım hiç kimseye söylememem gerektiğini biliyorum artık.

Sonuç olarak siz benim kim olduğumu bilmeseniz de ben artık buradayım. Hem zaten bilseniz de beni tanıyor sayılmazsınız aslında.Çünkü o blogda okuduğunuz kişiyle buradaki çok farklı kişiler olacak. Orası benim istemeden yaratmış olduğum hayal dünyammış aslında. Burası ise tamamen benim gerçekliğim olacak.Mutluluk,sevinç,üzüntü,karamsarlık,şımarıklık herşeyimi ama herşeyimi okuyacaksınız. İşte şimdi çok huzurluyum.

Yazarken kendimi özgür hissediyorum.Evet evet, parmaklarım özgürce yazıyor sanki. İşte şimdi çok iyiyim. Kendi rolümü oynamaya geldim !!